Hastalarınıza mikrobiyotanın günlük sağlıklarındaki hayati rolünü açıklamak için orijinal ve ilgi çekici grafik materyaller indiriniz. Bu açık ve erişilebilir infografikler, karmaşık kavramları basitleştirmek ve mikrobiyota ile iyilik hali arasındaki bağlantıları anlamayı güçlendirmek için özel olarak tasarlanmıştır.
Bağırsak-beyin ekseninden bağışıklığa, kadın sağlığına ve IBS gibi sindirim sorunlarına kadar geniş bir konu yelpazesiyle, mikrobiyotanın erken gelişimden yaşlanma ve genel sağlığa kadar her şeyi nasıl etkilediğini göstermeye yardımcı olur.
Danışmanlıklarınız ve farkındalık girişimleriniz için değerli bir araç olan bu materyaller, hastalarınızı eğitmenize ve sağlık yolculuklarına daha fazla katılım sağlamalarına yardımcı olur.
Insan vücudundaki̇ 6 mi̇krobi̇yota hakkinda bi̇lmeni̇z gerekenler
Bu infografik, bağırsaktan cilde kadar insan vücudundaki altı mikrobiyotayı tanıtarak her birinin benzersiz işlevlerini ve özelliklerini vurgular.
Hormonlar, yaşam tarzı ve doğum yöntemi gibi faktörlerin bu mikrobiyotaları nasıl şekillendirdiğini ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlayarak ve bağışıklık sistemini destekleyerek genel sağlığa nasıl katkıda bulunduklarını açıklar.
Cilt mikrobiyotası dediğimiz şey aslında özünde nedir?
Öncelikle isterseniz cilde odaklanarak başlayalım. Cilt, insan vücudundaki en geniş organ olup savunma mekanizmamızın ilk hattını oluşturur. Cildimiz üç aşamalı koruyucu bir bariyer görevi görür:1,2
İç organlarımızı dış çevreden koruyan fiziksel bir bariyerdir.3
Tuz ve asitli bileşenler anlamında zengin olan cilt, kimyasal bir bariyerdir ve birçok mikroorganizma için düşman bir çevre ve ortam oluşturur.4
Hastalıklara yol açan mikropların bulaşmasını ve kolonileşmesini engelleyen ciltteki savunma hücreleri sayesinde bir bağışıklık bariyeridir.2
Tüm bu özelliklerine rağmen cildimiz, bakterileri (Cutibacterium acnes, Staphylococcus epidermidis, vs.), mantarları (örneğin Malassezia), virüsleri (örneğin papillomavirus) ve parazitleri (Demodex gibi kurtçukların da dâhil olduğu) de kapsayan tamamen kendine özgü karakteristik bir floraya ev sahipliği yapmaktadır. Bu mikroorganizmalar mükemmel bir uyum içinde yaşamakta ve hep beraber cilt floramızı oluşturmaktadır.1,5
Sizin de fark etmiş olabileceğiniz gibi, cildiniz vücudunuzda bölgeden bölgeye farklılık göstermektedir:
Kolunuzun ön kısmında ve avuç içlerinizde daha kuru,1,5
Yüz, göğüs ve sırtınızda daha yağlı,1,5
Ve koltuk altlarınızda, dirseklerinizin iç yüzlerinde, burun deliklerinizde, dizlerinizin arka kısımlarında ve kasıklarınızda daha nemlidir.1,5
Tüm bu cilt bölgeleri, kendine has çevresine adapte olmuş özel bir floraya ev sahipliği yapmaktadır1. Bazı araştırmacılar aynı zamanda ayaklarda dördüncü bir bölge olduğunu da ifade etmekte ve ayrımlarını buna göre yapmaktadırlar. (tırnaklar, topuklar ve ayak parmakları arasındaki boşluklar).1
Farklı vücut bölgelerinde cildin yüzeyi boyunca ortaya çıkan bu varyasyonlara ilaveten derinliğe veya cildin katmanlarına bağlı olarak oluşan farklı varyasyonlar da mevcuttur: Alt deri dediğimiz tabakada ne kadar derine giderseniz, (sidenote:
Mikroorganizmalar
Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan canlı organizmalar. Bunlara bakteriler, virüsler, mantarlar, arklar ve protozoalar dahildir ve genel olarak "mikroplar" olarak adlandırılır
What is microbiology? Microbiology Society.) da sayı olarak o derece azalırken bu organizmalar insandan insana çok daha fazla benzerlik göstermeye başlar.6
Cilt mikrobiyotası yaşam boyunca nasıl değişir?
Cilt mikrobiyotası zaman içerisinde nispeten stabildir 1,5 ve sadece hayatın ana aşamalarında değişiklik gösterir.
Normal doğum ile doğan çocuklarda vajinal bakteriler (Lactobacillus, C. albicans) doğum sırasında çocuğa doğrudan geçerken sezaryen ile doğan çocuklar ise cilt mikroplarını (Staphylococcus, Streptococcus) alırlar.
Ergenlikte, büyüme hormonlarının salgılanması oranı patlama yapar.Cilt yağlı hale gelir ve daha ziyade yetişkinlik dönemi boyunca bir daha sürekli vücutta yaşayabilme kapasitesini kanıtlayan iyi adapte olmuş mikroorganizmaları seçer. Cilt yaşlandıkça kademeli olarak değişir, bağışıklık sistemi zayıflar, hücre yenilenme oranı azalır, daha az terler ve sebum üretiminde farklılaşmalar ortaya çıkar.7,8 Bu fizyolojik değişiklikler cilt ortamını ve mikrobiyal dengeyi bakteriyel grupların daha dominant olduğu ve daha ciddi farklılıklar ve çeşitlilikler gösterdiği bir ortam yaratarak düzenler ve değiştirir.7,8
Cilt mikrobiyotası, cilt sağlığında neden kilit bir unsurdur?
Cilt mikrobiyotası, kendisine gıda ve barınma imkânı sağlayan ev sahibine nasıl teşekkür edeceğini bilir. Ev sahibini ciltte fiziksel olarak bulunma haliyle ve antibakteriyel (bakterilere karşı zarar verici veya öldürücü) moleküller ve asitler salgılamak suretiyle (sidenote:
Patojen
Patojen, hastalığa neden olan veya olabilecek bir mikroorganizmadır
Pirofski LA, Casadevall A. Q and A: What is a pathogen? A question that begs the point. BMC Biol. 2012 Jan 31;10:6.) (hastalık yapıcı mikroplardan) korur.2 Ama hepsi bu değil. Cilt floramız aynı zamanda bağışıklığımızda kilit bir rol üstlenir: Üst derimizin ve bir bütün olarak tüm vücudumuzun bağışıklık savunma mekanizmalarını tetikler ve gereken yerlerde iltihaplanmaları azaltır. 4
Hangi hastalıklar dengesiz bir cilt mikrobiyotası ile ilişkilidir?
Cilt mikrobiyotasınınnitelikleri, genellikle ve daha ziyade ev sahibinin kişisel ve fiziksel özelliklerinden (yaş, cinsiyet, genler, bağışıklık sistemi özellikleri ve durumu, beslenme, stres seviyeleri) ve çevreden (yaşam stili, çevre hijyeni ve kişisel hijyen, yaşam koşulları, bulunulan coğrafi bölge ve konum, güneşe maruziyet, vs.) doğrudan etkilenir ve bunlara göre şekillenir.2 Bazen, stres, yaşam stilinde değişiklik veya ilaç (örneğin antibiyotikler) ya da kişisel hijyen ürünleri kullanmak gibi faktörler cilt florasının dengesini bozar: Önceleri ev sahibine faydalı olan bakteriler kontrolü ellerine alır ve patojenik yani hastalık yapıcı hale gelirler1. Birçok bilinen cilt hastalığı, cilt florasındaki değişiklikler ile ilişkilidir. Bu durum (sidenote:
Disbiyozis
Genelde çevresel ve bireye özel faktörlerden oluşan bir kombinasyonun yol açtığı mikrobiyotanın bileşimi ve fonksiyonunda bir değişiklik olarak tanımlanır. Disbiyozis homojen bir durum değildir aksine kişilerin sağlık durumlarına göre değişkenlik gösterir.
Levy M, Kolodziejczyk AA, Thaiss CA, et al. Dysbiosis and the immune system. Nat Rev Immunol. 2017;17(4):219-232.) yani özetle bağırsak sisteminin dengesinde meydana gelen bozukluklar olarak bilinmektedir.1
Disbiyoz, sıklıkla akne9 (sivilce), atopik dermatit,10sedef hastalığı,11 seboreik dermatit (yağ salgılayıcı bir tür şiddetli egzama),12 gül hastalığı13 veya cilt kanseri14 gibi patolojik (hastalıklı) cilt durumları ile ilişkilendirilir. Cilt florasındaki değişiklikler aynı zamanda hassas cilt, rahatsızlık veya tahriş hissi ya da bez dermatitit (pişik, isilik) gibi patolojik olmayan cilt durumları şeklinde de gözlenebilir. Cildiniz, yaşam stilinize bağlı çeşitli dış faktörlere (soğuk, sıcak, güneş, ultraviyole ışınlar, hijyen ürünleri vs.) ya da cilt bariyerinizin fiziksel,15 mekanik veya mikrobik özelliklerine etki edebilecek bireysel faktörlere (genler, hassasiyet, alerjiler vs.) devamlı olarak maruz kalmaktadır. Cilt florası aynı zamanda yaraların iyileşmesinde16 ve vücut kokusunda17 da önemli bir rol oynamaktadır.
Bağırsak – Cilt Ekseni
Bağırsak ile cilt son derecede yakından bağlantılıdır. İkisi arasındaki iletişim kanalı bağırsak – cilt ekseni olarak bilinir. Akne (sivilce), atopik dermatit, sedef hastalığı ve gül hastalığı gibi birçok bilinen cilt hastalıkları bağırsak disbiyozu yani bağırsak sisteminin dengesinde meydana gelen bozukluklar ile ilişkili olagelmiştir.18
Cilt mikrobiyotasına nasıl bakabilir ve nasıl özen gösterebilirsiniz?
Artık cildinizin sağlığı için cilt mikrobiyotasının ne derece önemli olduğunu ve buna bağlı olarak bağırsak floranızın da cilt sağlığınızda önemli bir rol oynadığını biliyorsunuz. Peki, o zaman cildinizin sağlıklı kalması için çeşitli cilt floralarınıza nasıl bakabilir ve nasıl özen gösterebilirsiniz? Çok sayıda araştırmacı bu sorunun üzerine eğile gelmiştir. Ancak bu sorunun cevabı maalesef yararlı bakteriler veya mantarları doğrudan vücuda alarak var olan mevcut florayı zenginleştirmek ya da mevcut florayı tamamen değiştirmek değildir. Bunun yerine, kullanılabilecek en doğru fikir, cilt florasını doğru bir şekilde çalışacak ve dolayısıyla ev sahibinin hayatını daha kaliteli hale getirecek ve iyileştirecek şekilde modifiye etmektir. Peki bunu nasıl yapacağız? Bağırsak floramızın dengesini ve çeşitliliğini olumlu yönde geliştirmek için birkaç yol ve yöntem mevcut olup her biri kendine has özellikler taşımaktadır:
Ağızdan Alınan Müstahzarlar:
Bağırsak – Cilt Ekseninin mevcudiyeti, vücudumuza probiyotik, prebiyotik ve simbiyotik besin takviyeleri alarak bağırsak florasını modüle ederek ya da daha iyi bir beslenme diyeti uygulayarak cildimizin sağlığını geliştirmeyi deneme umudumuzu ayakta tutmakta ve hatta arttırmaktadır.
Probiyotikler, uygun miktarlarda uygulandığında ev sahibinin sağlığına fayda sağlayacak şekilde yaşayan mikroorganizmalardır.19,20 Bazı bilinen enflamatuar (iltihaplı) cilt hastalıkları için, bazı özel probiyotiklerin kullanılmasının etkili ve faydalı olduğu görülmektedir.14
Prebiyotikler, sağlığınıza katkı sağlayacak özel sindirilemeyen besinsel liflerdir. Ev sahibinin florasında faydalı mikroorganizmalar tarafından tercihen seçime bağlı olarak kullanılır.21,22Hem prebiyotik hem probiyotikleri içerisinde barındıran simyotik karışımların kullanımı,23 atopik dermatit konusunda son derece umut verici sonuçlar ortaya koymuştur.24
Beslenme, yani yediklerimizin çeşitliliği ve kalitesi, bağırsak floramızın dengelenmesine ve dengede kalmasına katkıda bulunur.25,26Dengesi zayıf bir beslenme bağırsak floramızın niteliklerine olumsuz etki eder ve bazı bilinen durumların ortaya çıkmasına sebep olur.27Bağırsağımızı formda tutmak için yediklerimizin ona faydası mı zararı mı olduğunu bilmeliyiz.28
Topikal Uygulanan Müstahzarlar
Mevcut araştırma sayısı halen çok az olmasına rağmen, cilt üzerine uygulanan ve içeriğinde bazı bilinen probiyotikleri, prebiyotikleri ya da her ikisini barındıran ürünlerin cilt sorunları olan hastaların ciltlerinde olumlu sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir.14,24
Ancak bu müstahzarların formülasyonlarının en iyi hallerine getirilebilmesi için hala klinik deneme ve çalışmalar yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun bir sonucu olarak cilt florası ile ilgili en son ve güncel haberleri takip etmek büyük önem taşımaktadır.
Bu makalede yer alan tüm bilgiler bilimsel olarak onaylanmış kaynaklardan gelmektedir. Bunlar, konuyla ilgili tüm çalışmaları kapsamaz. Tüm bu bilgileri aldığımız tüm çalışmalar buradad
Vajinal mikrobiyota ya da vajinal flora vajinada bulunan yüzlerce bakteriden ve daha az sayıda mantardan Candida) oluşur.1
Birçok kadın için, çeşitliliği düşük olduğunda (yaklaşık 200 bakteri türü) ve lactobacillus - çubuk tipli bakteri - baskın olduğunda vajinal mikrobiyota dengelidir.1
Tüm kadınlarda vajinal mikrobiyota vardır ancak her kadının vajinal mikrobiyotası farklıdır. Bugüne kadar beş farklı tip vajinal bakteri topluluğu tanımlanmıştır:1,2
Vajinal mikrobiyota, etnik köken, seks hormonları, hormonal kontraseptifler, cinsel davranışlar, vajina duşu, beslenme, sigara kullanımı, sosyal ortam (yaşama ortamı) ve genler dahil çeşitli faktörlerin etkisine tabi olan dinamik bir topluluktur.1,3
Aynı zamanda, vajinal flora tek başına yaşamaz. Anüs ve vajina girişi birbirine çok yakındır ve anüsten gelen bakteriler vajinal mikrobiyotayı zenginleştirebilir.4 Dolayısıyla bağırsaklar vajina için doğal bir lactobacillus kaynağı olup dengeli vajinal mikrobiyotanın korunmasına katkıda bulunur.5,6,7
Vajinal mikrobiyota insanın ömrü boyunca nasıl değişir?
Vücut insanın ömrü boyunca değişir, aynı şekilde vajinal mikrobiyota da. Vajinal mikrobiyotanın bileşimi çocukluktan yetişkinliğe, ve menopoz dönemine kadar büyük oranda değişir.1 Hormonal değişiklikler yaşamımızın ritmini değiştirir ve vajinal mikrobiyotayı da etkiler. Örneğin, menstrüasyon (adet kanaması) vajinal mikrobiyota çeşitliliğini geçici olarak değiştirir. Mikrobiyota doğumda da rol oynar.1,10 Gebelik sırasında annenin vücudu fetüse veya fetüsün anne vücuduna adapte eden fizyolojik değişiklikler gerçekleşir.Gebe kadınlarda vajinal mikrobiyota daha sabit, daha az zengin ve daha az çeşitlidir,9 ve yüksek östrojen seviyeleri lactobacillus'un baskın olmasını sağlar.1,8 Son olarak, menopozda vajinal mikrobiyota yeni bir denge bulur.10
Vajinal mikrobiyota sağlık açısından neden çok önemli bir faktördür?
Vajinal mikrobiyotadaki bakteriler sağlıklı bir vajina ortamının sürdürülmesine yardımcı olur.1 Bu bakterilerden bazıları, özellikle lactobacillus patojenik (sidenote:
Mikroorganizmalar
Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan canlı organizmalar. Bunlara bakteriler, virüsler, mantarlar, arklar ve protozoalar dahildir ve genel olarak "mikroplar" olarak adlandırılır
What is microbiology? Microbiology Society.) vajinada tutunmalarını önler. Çeşitli mekanizmalar ileri sürülmüştür:
Laktik asit üreterek mikrobiyota birçok patojen için uygun olmayan asidik bir ortamı destekler (pH ≤ 4.5).11,12
hidrojen peroksit (H2O2) veya antibakteriyal maddeler (bakteriyosinler) gibi mikrobiyotanın ürettiği savunma bileşenleri yabancı bakterilere, virüslere ve mantarlara saldırır.11,12
Mikrobiyota bariyer gibi hareket ederek, patojenlerin vajina duvarlarında kendilerine yer bulmasını zorlaştırır. Lactobacillus'un varlığı, patojenlerin tutunmaya çalışabileceği epitelin yenilenmesini hızlandırır.11,12
Mikrobiyota, patojenleri uzak tutan koruyucu bir mukusun vajina epiteli tarafından üretimini kolaylaştırır.11,12
Kadınların bağışıklık sistemini stimule ederek patojenler saldırılarıyla savaşmalarını iyileştirir.11,12
Stres, hastalık, aşırı hijyen (vajinal duşlar),ilaçlar (antibiyotik tedavisi vb.), alkol tütün ürünleri... tüm bunlar vajinal mikrobiyota bileşimine etki edebilecek faktörlerdir.8,13 Mikrobiyotanın bileşiminde denge bozukluğu olduğunda biz buna " (sidenote:
Disbiyozis
Genelde çevresel ve bireye özel faktörlerden oluşan bir kombinasyonun yol açtığı mikrobiyotanın bileşimi ve fonksiyonunda bir değişiklik olarak tanımlanır. Disbiyozis homojen bir durum değildir aksine kişilerin sağlık durumlarına göre değişkenlik gösterir.
Levy M, Kolodziejczyk AA, Thaiss CA, et al. Dysbiosis and the immune system. Nat Rev Immunol. 2017;17(4):219-232.)" diyoruz.8,11
Vajinal disbiyozis, vajinal floradaki en önemli bakteri olan lactobacillus baskın durumunu kaybettiğinde oluşur ve fırsatçı mikroorganizmaların vajinayı kolonize etmesinin yolunu açar.8,11 Bunların mevcudiyetinde çoğunlukla vajinal akıntı, kaşıntı ve yanma hissi veya balık kokusuna benzer bir koku oluşur ama bazen asemptomatik de olabilir.8
Vajinal disbiyozis aşağıdakiler ile ilişkilendirilmektedir:
kandidiyazis, Candida cinsi mantarın üremesi nedeniyle8
doğurganlıkta azalma11
daha yüksek prematüre doğum riski1
Be aware
Ayrıca bakteriyel vajinozisi olan kadınların bakteriyel enfeksiyonlar (gonore, klamidya, trikomonas vb), herpes, papillomavirus, HIV/AIDS gibi cinsel yoldan bulaşan enfeksiyonlara (STI) yakalanmasının daha olası olduğu unutulmamalıdır.3,14
Neyin doğrudan etki ettiğini bildiğimize göre, vajinal mikrobiyotamıza nasıl iyi bakabiliriz?
Vajinal mikrobiyotaya iyi bakmak şarttır. Günlük özel bölge hijyeni disbiyozisi önlemek için çok önemlidir. Bu konuda çok fazla yanlış bilgi vardır o nedenle YAPILACAK ve YAPILMAYACAKLARI anlamak önemlidir.
Günlük olarak:
vajinal florayı değiştirdiği için vajina duşu tavsiye edilmemesine rağmen vulvanın o bölgeye özel bir jel15ile dışarıdan yıkanması vajinal akıntı, ter, idrar ve dışkı kontaminantlarının istenmeyen şekilde birikmesini azaltmaya yardımcı olur.16
Vajinal mikrobiyotanın sağlığının iyi olmasına katkıda bulunmak için:
Hijyen hala gereklidir,15 ancak yeterli değildir Vajinal mikrobiyota için çeşitli seçenekler halihazırda mevcuttur veya şu anda test edilmektedir:
Probiyotikler: Probiyotikler " yeterli miktarlarda alındığında vücuda/konağa bir sağlık faydası sağlayan canlı mikroorganizmalardır.17,18 Mikrobiyotadaki denge bozukluğunu azaltabilir veya güvenli şekilde düzeltebilirler.Vajinal veya oral yoldan alınan kadınlara yönelik probiyotikler vajinal floranın dengesinin yerine konmasına yardımcı olabilir, semptomları iyileştirebilir ve çeşitli vajinal enfeksiyonların tekrarlama riskini azaltabilir.13,19,20,21 Bu hem çocuk doğurma yaşındaki kadınlar hem de menopoz sonrası kadınlar için geçerlidir.13,20,21
Prebiyotikler: Prebiyotikler bir sağlık faydası sağlayan spesifik, sindirilemeyen besin kaynaklı liflerdir. Kişinin mikrobiyotasındaki faydalı mikroorganizmalar tarafından seçici olarak kullanılırlar.22,23 Bazı ürünlerde probiyotiklere eklendiklerinde, bunlara sembiyotik adı verilir.24 Kadınlara özel prebiyotiklerin Lactobacillus'un çoğalmasını desteklediği ve sağlıklık vajinal asiditeyi geri yerine koymaya yardımcı olduğu düşünülmektedir.19,25,26
Hepsi bu değil!
Yakın tarihli çalışmalar vajinal mikrobiyota nakli (VMN) gibi vajinal mikrobiyotayı değiştirmeye yönelik diğer tedavi opsiyonlarına ışık tutmuştur. Dışkı mikrobiyotası naklinden ilham alan VMN sağlıklı bir kadının vajinal mikrobiyotasınından bir greftin vajinal disbiyozis yaşayan kadınlara aktarılmasını içerir. VMN refrakter veya nükseden bakteriyel vajinozis için umut vaat eden bir seçenektir ancak bugüne kadar ancak çok az sayıda hastada test edilmiştir (2019'da 5 kişi). Bu alanda devam eden araştırmalara buradan bir göz atın.27
Bu makalede yer alan tüm bilgiler bilimsel olarak onaylanmış kaynaklardan gelmektedir. Bunlar, konuyla ilgili tüm çalışmaları kapsamaz. Tüm bu bilgileri aldığımız tüm çalışmalar buradadır.
Üriner sistem Mikrobiyotası: Nedir ve sağlığımız için neden bu kadar önemlidir?
İnsan üriner sistem sağlığımız için koruyucu bir rol oynayan sayısız mikroorganizma yaşamaktadır.1 İdrar florasındaki çeşitliliğin azalması hastalık riskini ortaya çıkarabilir.2 Gerçekte, bir zamanlar idrarın steril olduğu düşünülürdü, ancak son güncel bilimsel araştırmalar bu durumun tam tersi olduğunu ortaya koymuştur.2 İdrar florası konusunda araştırmaların nasıl ilerlediğini görebilmek için okumaya devam ediniz.
İnsan Üriner sistem mikrobiyotası dediğimiz şey aslında özünde nedir?
Muhtemelen Üriner sistem mikrobiyotası hakkında çok bilinen komşuları olan bağırsak mikrobiyotası ve vajinal mikrobiyotadan daha az şey duymuşsunuzdur. Bu bir sürpriz değil çünkü daha az zengin ve daha az çeşitliliği olan3 ve rolü itibariyle daha fazla araştırılmaya ihtiyaç duyan bir özelliği var.1
Ancak, son çalışmalar idrar yolunun eşsiz bir Üriner sistem mikrobiyotasına ev sahipliği yaptığını göstermektedir.4,5 Kültürlere dayalı yöntemlerle yapılan idrar analizleri (idrar testleri) Escherichia coli gibi idrar yolu enfeksiyonlarına sebep olan ve geleneksel olarak bilinen (sidenote:
Pathogen
A pathogen is a microorganism that causes, or may cause, disease.
Pirofski LA, Casadevall A. Q and A: What is a pathogen? A question that begs the point. BMC Biol. 2012 Jan 31;10:6.) (hastalık yapıcı mikropları) ortaya koymuştur.
Tespit teknolojilerindeki ilerlemeler, bilim insanlarını, Üriner sistem mikrobiyotasındaki diğer bakterilerin de tespit edilmesine yönlendirmiştir. Lactobacillus familyası sıklıkla tespit edilirken, Gardnerella, Streptococcus, ve Corynebacterium ‘ların da zaten mevcut olmaları beklenir, ancak sayısı ve oranı az olmak koşuluyla.3 Buna ilaveten, mantar toplulukları da gözlemlenir.6
Dahası, bu alandaki çalışmaların sayısının sınırlı olmasına rağmen, kadınların idrar florasının niteliğinin erkeklerde farklı olduğu görülmektedir ki,7 bu durum iki cinsiyet arasındaki anatomik ve hormonsal farklılıklar göz önüne alındığında hiç de şaşırtıcı değildir.
Üriner sistem mikrobiyotası, sağlığımızda neden kilit bir unsurdur?
Üriner sistem (sidenote:
Microorganisms
Living organisms that are too small to be seen with the naked eye. They include bacteria, viruses, fungi, archaea and protozoa, and are commonly referred to as “microbes”.
What is microbiology? Microbiology Society.) yerleşik olarak yaşamakta olan mikroorganizmalar sağlığımız üzerinde koruyucu bir rol oynayabilir1. Ancak aynı zamanda belli bazı koşullar altında idrar yolu enfeksiyonlarına da sebep olabilirler.2
Bu konuda bazı işleyiş şekilleri ifade edilmiştir: Örneğin, Lactobacillus ve Streptococcus bakterileri, patojenlere (hastalık yapıcı mikroplara) karşı koruyucu bir rol oynadığına inanılan laktik asit salgılamaktadır.8 Laktik asit, çok sayıda patojenik bakteri için öldürücü bir mikro ortam yaratacak şekilde idrar pH’ını (≈ 4.5)düşürür.
Hangi hastalıklar dengesiz bir Üriner sistem mikrobiyotası ile ilişkilidir?
Tüm mikrobiyotalarda olduğu gibi (bağırsak mikrobiyotası, akciğer mikrobiyotası vs.), Üriner sistem mikrobiyotasıda bozulduğunda, bir dengesizliğe ve “ (sidenote:
Disbiyozis
Genelde çevresel ve bireye özel faktörlerden oluşan bir kombinasyonun yol açtığı mikrobiyotanın bileşimi ve fonksiyonunda bir değişiklik olarak tanımlanır. Disbiyozis homojen bir durum değildir aksine kişilerin sağlık durumlarına göre değişkenlik gösterir.
Levy M, Kolodziejczyk AA, Thaiss CA, et al. Dysbiosis and the immune system. Nat Rev Immunol. 2017;17(4):219-232.)” ‘a yani özetle bağırsak sisteminin dengesinde meydana gelen bozukluklara sebebiyet verir.9 Hastaların sağlıklı vücut elemanlarındaki Üriner sistem mikrobiyotası durumlarını aynı hastaların mustarip oldukları çeşitli idrar hastalıkları ile karşılaştıran çalışmalar bu hastalıklar ile Üriner sistem mikrobiyotasının nitelikleri arasından bir bağ tespit etmişlerdir.
Gerçekte, günümüze kadar yayınlanmış çalışmalar Üriner sistem mikrobiyotası ile idrar yolu enfeksiyonları arasında gayet açık bir bağlantı olduğunu ortaya koymuştur.8,10 Örneğin, Üriner sistem mikrobiyotasındaki çeşitliliğin azalması idrar yolu enfeksiyonları için bir risk oluşturabilir.11
Dahası, idrar kaçırma12, interstisyel sistit,13 ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi sağlık bozuklukları ve hastalıklar14 da değişen Üriner sistem mikrobiyotası ile ilişkilidir.
Üriner sistem mikrobiyotasına nasıl bakabilir ve nasıl özen gösterebilirsiniz? Onun üzerinde doğrudan bir etkiniz olabilir.
Beslenme: Beslenme faktörlerinin idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskine etki edebildiği herkes tarafından bilinir. Bazı gıdalar, süt ve süt ürünleri (Yaban mersini suyu veya probiyotik içeren fermente süt ürünleri gibi) floranızı düzenleyerek enfeksiyonun nüksetme riskini azaltabilir.8
Probiyotikler: Ağızdan (oral) ve vajinal yolla alınan probiyotiklerin idrar yolu enfeksiyonlarının nüksetme oranlarını azaltmakta başarılı olduğu kanıtlanmıştır.15
Su: Bol miktarda su içmek çok önemlidir ancak araştırmacılar bu eylemin idrar yolu enfeksiyonlarını tedavi edebildiğini henüz doğrulamış değillerdir.1
Bu makalede yer alan tüm bilgiler bilimsel olarak onaylanmış kaynaklardan gelmektedir. Bunlar, konuyla ilgili tüm çalışmaları kapsamaz. Tüm bu bilgileri aldığımız tüm çalışmalar buradadır.