Beslenme : çok önemli bir faktör

Virüsler, bakteriler, parazitler: gastrointestinal enfeksiyonların arkasındaki nedenler çok çeşitlidir.Ana ilişkili semptom, vücudunuzu susuz bırakan diyaredir (ishal).Birçok durumda bu enfeksiyonlar akuttur, semptomatik tedaviye başladıktan sonraki beş gün içinde hastalık geçer ve nüksetmez. Ancak bazı durumlarda ise başlangıçtan şiddetli olabilir veya daha uzun sürebilir ve dolayısıyla daha özel bir tedavi gerektirir. Bunun nedeni bazı mikroorganizmaların virulansı veya toksik maddeleri olabilir ama ayrıca herkeste farklı olan bağırsak mikrobiyotası1 ile etkileşimleri de rol oynayabilir. O zaman neler yapabiliriz? Bağırsak mikrobiyotamıza etki etmek etkili, önleyici ve iyileştirici tedavilerin yolunu açabilir ve enfeksiyöz diyarenin neden olduğu halk sağlığı sorununu ele almamıza yardımcı olabilir.

Etiketler
Bağırsak mikrobiyotası Enfeksi̇yöz gastroenteri̇t Diyet

Akut diyarenin tedavisinde birincil adım su ve sodyum kayıplarını telafi etmek ve bağırsak geçişini yavaşlatmaktır (hemorajik diyare veya yüksek ateş vakaları dışında).Ayrıca protein ve kalori alımı ile mikro-besin takviyelerinin yeterli olmasını sağlamak da önemlidir.

Tuzlu sıvılar için2,3 !

Bu rehidrasyon (su kaybını giderme) süreci ya glikoz, sodyum, potasyum ve bikarbonatlar içeren içeceklerden (normal veya maden suyu, bazı alkolsüz içecekler) ve tuzlu yüksek glikoz içeren besinlerden (pilav, makarna...) bol miktarda tüketerek beslenme yoluyla veya mide bulantısı olması halinde ticari olarak satılan oral rehidrasyon solüsyonlarından (ORS) alarak gerçekleştirilebilir. Musluk suyuyla birlikte tavuk suyu, elma suyu ve birçok alkolsüz içecekten kaçınılmalıdır. Susuzluğa karşı daha az duyarlı olan yaşlı kişilere özel dikkate edilmelidir: şiddetli dehidrasyon durumunda, intravenöz rehidrasyon gerekli olabilir. Yenidoğan bebeklerde mümkün olan durumlarda emzirme teşvik edilmelidir. Mama ile beslenen bebeklerde, laktozsuz süt kullanımı tavsiye edilmez çünkü bu süt, antibiyotik verildikten sonra tedavinin etkililiğini tehlikeye atabilir.

BİR BAKIŞTA: DİYARE/ İSHAL

Pratikte diyare/ishal günde üç veya daha fazla defa gevşek veya sulu dışkılama yapmaktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre diyarenin üç klinik türü vardır:

  • Akut sulu diyare (birkaç saat veya gün sürebilir ve koleranın yol açtığı diyareyi kapsar)
     
  • Akut kanlı diyare (dizanteri olarak da adlandırılır)
     
  • Israrlı diyare (14 gün veya daha uzun sürer)

Kötü beslenmiş çocuklar için çinko

Dünya Sağlık Örgütü altı aylıktan büyük kötü beslenmiş çocuklarda iki hafta boyunca günlük olarak çinko takviyesi kullanılmasını tavsiye etmektedir; ne yazık ki bu tavsiye (çinko kaynağı olan) et tüketiminin az olduğu düşük gelirli ülkelerde nadiren uygulanmaktadır4. GI sistemde, çinko bağırsak bariyerinin bütünlüğünü eski haline getirir ve gastrointestinal enfeksiyonlardan sorumlu mikroorganizmalara karşı bağışıklığı harekete geçirir. Bu iki kat faydanın hayvanlar ile yapılan çalışmalarda teyit edilmesi kronik çinko eksikliğinin bağırsak mikrobiyotasının bileşimini ve fonksiyonunu değiştirdiğini ve gastrointestinal enfeksiyon riskini artırdığı sonucunu vermektedir.

Daha net konuşmak gerekirse şiddetli diyaresi olan çocuklara çinko takviyesi verilmesi rahatsızlığın süresini kısaltmaktadır. Ancak bilim insanlarına göre bu yaklaşımın, özellikle çinko takviyesinin ilk dozdan sonra kusma riskini artırabileceği dikkate alındığında, şiddetli diyaresi olan ancak çinko eksikliği olmayan beş yaşından küçük çocuklarda pek faydası olmamaktadır.

2. Beş yaş altındaki çocuklarda 2. en önemli ölüm nedeni (yılda 525.000 ölüm).

1,7 milyar, her yıl etkilenen çocuk sayısı

%90’ı Ölümcül enfeksiyonların %90’ı fakir ülkelerde olmaktadır

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
gp_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı

Pr. Philippe SEKSIK : Kibh’nin yenilikçi yönetimine doğru

Profesör Philippe SEKSIK Saint-Antoine Hastanesinin (AP-HP, Paris Fransa) gastroenteroloji ve beslenme bölümünde çalışan ve Saint Antoine araştırma merkezindeki (UMRS_U938) "Mikrobiyota, bağırsak ve enflamasyon" araştırma biriminin eş-direktörü olan bir doktor ve araştırmacıdır.

Bağırsak mikrobiyotası
Görsel
MICI paroles d'expert

KİBH’NIN YENİLİKÇİ YÖNETİMİNE DOĞRU

KİBH tanısı nasıl konur?

Spesifik bir test mevcut olmadığı için, KİBH tanısı enflamasyonu ve kronik durumunu teyit etmek üzere doktorun birlikte kullanması gereken bir seri teste dayanır. Crohn Hastalığında (CH) enflamasyon tüm bağırsak sistemini etkileyebiliyorken, ülseratif kolitte (ÜK) rektum ve kolon ile sınırlıdır. Genelde tanı uzman doktor tarafından konur. Tanı konulması göreceli olarak basittir ve endoskopi ve biyopsiler ile ve bazen de bağırsakların MRI görüntüleri ile desteklenir. Daha çok Kuzey Avrupa'da yaşayanlar olmak üzere hayatlarının bir noktasında her 100 Avrupalının 1'inde KİBH oluşacağını hatırlatmak gereklidir. KİBH'ler genelde genç hastalarda saptanır: CH için ortalama 28 yaş ve ikinci bir tepe noktasının sigarayı bıraktıktan bir kaç ay sonra yaklaşık elli yaşta görüldüğü ÜK için yaklaşık otuz yaş. (Sigara içmek CH'yi kötüleştirirken çelişkili şekilde ÜK semptomlarını sınırlar).

“Bağırsak mikrobiyotası şüphesiz ki umut verici bir araştırma alanıdır”

Hastalara ne tip çözümler sunulabilir?

CH ve ÜK'nin yönetiminin güçlüğü, birbirini takip eden hastalığın alevlenme dönemlerinin yol açtığı anatomik hasarları önleyen arka plan tedavisinde yapılan ayarlamalardan ve herhangi bir cerrahi prosedürü mümkün olduğu kadar fazla geciktirme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Hastalığın kötüleşmesinin tedavisi için; çok fazla advers etkiye, morbidite ve mortaliteye yol açan kortikosteroidlerin kullanımından kaçınmak önemlidir. Klinik şiddet konusunda güvenilir biyo-belirteçlerinin yokluğunda bir denge bulmak oldukça ince ve derinlikli bir çalışmadır... Ayrıca kolonik displazinin olmadığını (dolayısıyla zaman içinde kanserin olmadığını) teyit etmek ve herhangi bir enfeksiyondan (tüberküloz, herpes...) kaçınmak için bir veya daha fazla immünosupresan reçetesi yazarken (örneğin aşı programı ve serolojik gözlem) KİBH'si olan hastalar yakından takip edilmelidir. Ve son olarak hastalara günlük hayatlarında eşlik edilmelidir: okul, seyahat, cinsellik, evlilik, çocuklar, beslenme... çünkü KİBH bazı hastaların gündelik fonksiyonlarını gerçekleştirmelerine çok engel olabilir (%30 ile 50 arası).

Mikrobiyota; bugün ve gelecekte tedavi için çok önemli bir araştırma alanı?

KİBH konusundaki araştırmalar çok aktiftir ve yeni moleküllerin araştırılmasını, hastalığın alevlenmesinin yönetimi ve tedavi stratejilerinin uygulanmasını içerir. Bunların arasında bağırsak mikrobiyotası hiç kuşkusuz ki umut vaat eden bir araştırma alanıdır: bağırsak mikrobiyotasının gastrointestinal sistemde enflamasyonu tetiklediğini ve devam ettirdiğini anlamaya başlıyoruz. Mikrobiyota ve konak (kişi), türlerin eş-evrimiyle ilişkili birçok sembiyotik işlem aracılığıyla iletişim kurar. Ancak bilinmeyen nedenlerden dolayı, bu sembiyotik ilişkiler bazen bozulur; probiyotikler, metabiyotikler (mikrobiyota metabolitleri) veya dışkı mikrobiyotası nakli yoluyla (dengesi bozulmuş mikrobiyotanın sağlıklı olarak kabul edilen bir mikrobiyota ile değiştirmesini içeren pragmatik bir yöntem) mikrobiyotayı modüle etmeye ve bozulmuş olabilecek fonksiyonların yerine konmasına yönelik etki mekanizmalarını bulmak için araştırmalara duyulan büyük ihtiyacın nedeni budur.

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Uzman görüşü Gastroenteroloji

Probiyotiklerin kullanımı

Canlı faydalı bakterilerin suşları ile tedavi uzun süredir KİBH'ye karşı en güvenli ve en sürdürülebilir yaklaşım olarak kabul edilmekteydi. Bazıları ÜK'nın tedavisinde etkili gibi gözükse de, bunların CH'ye karşı kullanımına ilişkin çalışmalarda hala kesin bir sonuç yoktur.

Bağırsak mikrobiyotası

Scanning electron micrograph (SEM) of Bifidobacterium sp. Gram-positive anaerobic bacteria. 

Probiyotikler yeterli miktarlarda vücuda alındığında sağlık faydaları sağlayan canlı mikroorganizmalardır. Çeşitli etki mekanizmaları KİBH'de probiyotiklerin faydalı etkilerinin altını çizebilir: bağırsak mikrobiyotası bileşiminde değişiklikleri tetikleyerek bağırsak disbiyozisinin azaltılması; bağırsak mikrobiyotasıın metabolik aktivitesinin düzenlenmesi; pro-inflamatuar süreçlerin ortadan kaldıırlması ve immünomodülasyon12.

Hastalığa bağlı olarak zıt sonuçlar

ÜK'de tek bir suş (E.coli Nissle 1917 türünden) içeren probiyotikler ile birlikte Bifidobacterium ile fermente edilen sütün hastalık remisyonunu tetiklemekteki etkililiği, standart antienflamatuar tedavilerinkine (mezalazin) benzerdi12. Bakteri suşlarının farklı kombinasyonları da test edildi ancak bir istisna dışında hastalık remisyonu üzerinde etki görülmedi: aşağıdaki 8 farklı suştan olarak adlandırılan bir karışım ÜK semptomlarında 13,16 (rektal kanama ve dışkılama sıklığı) anlamlı bir azalmaya yol açtı, ve bir çalışma remisyonu korumada etkin olduğunu kanıtladı. Aynı karışım poşit hastalarında da etkin gibi görünmektedir: koloproktektomiden kaynaklanan inflamatuar alevlenme dönemlerini önlemekte ve remisyonu sürdürmektedir17,18. Ancak şu ana kadar probiyotiklerin CH'ye karşı faydalı olduğu gösterilmemiştir. ÜK ve poşite karşı etkili olduğu kanıtlanmış suşlar ile yapılanlar dahil gerçekleştirilen nadir çalışmalardan elde edilen sonuçlar zayıftır ve kesin sonuca ulaşılmasını sağlamamaktadır12,15.

İlave Araştırmalar

Klinik dışı ve klinik sonuçların heterojenliği kişiyle (konak) ilişkili faktörlere (yaş, cinsiyet, beslenme, hastalığın yeri, şiddeti, ailede KİBH geçmişi) ve kullanılan probiyotik preparatlara (suş tipi, konsantrasyon, probiyotiğin uygulama şekli, potansiyel kolonizasyon ve suş sağkalım oranı) en azından kısmen de olsa atfedilebilir. Doz ve probiyotik uygulama süresi gibi diğer faktörlerin de, advers etkileri minimum olan ve hatta advers etkisi bulunmayan bu terapötik yaklaşımın başarısında birincil bir rol oynadığı ileri sürülmektedir12

HIJYEN VE BESLENME KURALLARI

  • Aşırı enerji ve/veya makrobesin maddeleri alımı (doymuş yağ? rafine şeker?) bağırsak enflamasyonunu artırıyor gibi görünürken aşağıdaki gibi çeşitli mikro-besin maddeleri bunu modüle edebilir: A, C, E ve D vitaminleri, folik asit, betakaroten, eser elementler (çinko, selenyum, manganez ve demir).2
  • KİBH’ye özel mevcut bir beslenme tavsiyesi olmadığı için hastaların semptomlarını kötüleştirebilecek yiyeceklerden (hastalığın alevlenmesi sırasında lif oranı yüksek yiyecekler, kafein, alkol, aşırı yağlı gıdalar vb) kaçınması tavsiye edilir.2
  • Karmaşık karbonhidratları sınırlayan ve şeker içermeyen spesifik karbonhidrat diyeti (SKD), düşük FODMAP diyeti (fermente edilebilir şeker yok) ve Akdeniz tipi beslenme antiinflamatuar özellikler göstermiştir ve bazı koşullar altında iyileşmeyi tetikleyebilir. Ancak beslenmede denge bozukluğuna yol açma riski nedeniyle eliminasyon diyetleri tartışmalıdır.2
  • Sigara içilmez.2
Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

Dışkı mikrobiyotası nakli: karışık sonuçlar

Bağırsak disbiyozisi KİBH ile ilişkili gibi göründüğü için, mikrobiyota modülasyonu ilgili tedaviler için yeni bir alan olabilir. İki olası seçenek: dışkı mikrobiyotası nakli veya probiyotik kullanımı.

Bağırsak mikrobiyotası

Donor tests for faecal microbiota transplant. Researcher holding a petri dish culture from sample testing of a donor stool. 

Dışkı mikrobiyotası nakli, hastaların dışkının her gramında yaklaşık 1011bakteri ve ayrıca mantar, virüs ve arke almalarını sağlar. Amacı bağırsak disbiyozisini düzeltmektir. Gerekli girişimlerin sayısı ve sonuçlar kişiye ve kişinin patolojisine göre değişir ve protokol kesintisiz kontroller gerektirir 13.

Bağırsak mikrobiyotasının modülasyonu (değiştirme) KİBH için potansiyel bir tedavidir. Pratikte bu strateji dışkı mikrobiyotası nakli (DMN) yoluyla gerçekleştirilebilir. Bir veya daha fazla sağlıklı donörden dışkı maddesi alınır ve bu, bir nasogastrik tüp yoluyla, kolonoskepik lavman sırasında veya en son olarak oral kapsüller yoluyla hastanın distal gastrointestinal sistemine aktarılır. Bu protokol nükseden Clostridium difficile enfeksiyonlarında halihazırda başarılı şekilde kullanılmaktadır. Ancak KİBH'de nasıl olabilir?

Ülseratif kolit

İlk testlerin güvenlik koşulları tatmin edici olsa da ve tedavi ülseratif koliti (ÜK) olan bazı hastalarda kısmen veya tamamen remisyona yol açsa da, diğer girişimler daha tartışmalıdır. Donörün dışkı bileşimi kalitesi, nakil sayısı ve erken tedavi, başarı şansını değiştirebilir ve sonuçların heterojenliğinin post-hoc (sonradan olanı önceki olanın nedeni olarak görme yanlışı) açıklaması olarak görünebilir14.

Crohn hastalığı (CH)

Crohn hastalığına (CH) ilişkin yapılan çalışmalar sayıca az olsa da ya pozitif (klinik ve endoskopik remisyon) ya da nötr sonuçlar üretmiştir. Hastalıkta anlamlı bir azalma göstermeyen tek çalışmada hastalar gene de yaşam kalitesinde bir iyileşme olduğunu bildirdiler14. Crohn hastalığında dışkı naklinin klinik etkililiğini teyit etmek üzere ilave çalışmaların yapılması hala gereklidir.

Birçok bekleyen sorun

Hastalık ne olursa olsun aşağıdaki konularda cevapsız kalan sorular vardır: Birden fazla dışkı nakli gerektirebilecek DMN yaması; çoğunlukla KİBH prevalansının yüksek olduğu ülkelerde yaşayan donörlerden elde edilen nakil yapılmış mikrobiyotanın kalitesi; nakil sonrası mikrobiyotanın değişen fonksiyonlarının geri yerine konması (örneğin butirat gibi koruyucu kısa zincirli yağ asitlerinin üretimi) ve tabii ki disbiyozisin nedeni veya sonucu olarak enflamasyonun rolü14.

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

Antimikrobiyal peptitlerin rolüne odaklanma

Antimikrobiyal peptitler (AP) kişiyi/konağı patojenik mikroorganizmaların saldırılarına karşı koruyan hayvan ve bitkiler alemlerinde mevcut küçük çok-işlevli peptitlerdir. Bunların arasında defensinler bulunur; bu şekilde adlandırılmalarının nedeni bunların konağı savunan peptitler olarak işlev görmeleridir.

Bağırsak mikrobiyotası

Antimicrobial peptides, illustration.

Defensinlerin doğal bağışıklıkta önemli bir rolü vardır. İnsanlarda on defensin tanımlanmıştır: αasıl olarak Paneth hücreler tarafından salgılanan altı defensin, nötrofiller ve bazı bağırsak makrofaj popülasyonları ve bazı epitel hücreler tarafından salgılanan dört defensin5.

Etki mekanizmaları

Antimikrobiyal peptitlerin etki mekanizmaları değişkendir8: bazıları bakteriyel membranlarda delik açar ve iyon ve besin maddeleri sızıntısına, yapı kaybına ve hatta bakteriyel lizise yol açar; diğerleri ise "bakterilere" bağlanır ve öldürmeden bunların bağırsak epitelinden geçişini sınırlar; bir başka deyişle patojen kolonizasyonunu azaltır ve bağırsak lümenindeki bakteri topluluklarının bileşimini ve yoğunluğunu değiştirir.

Crohn hastalığı ve defensinlerde azalma

CH ileumu etkilediğinde, bazı α-defensinlerin üretimi azalır ve bu da, antibakteriyel aktiviteyi azaltır ve patojenik bakterilerin nüfuz etmesine destek olur5. Olası açıklamalar arasında bakteriyel yüzeyin tanınmasında ve defensin üretiminin başlamasında rolü olan NOD2 gen mutasyonu ve bozulmasının insanlarda görülen birçok kanser tipinin oluşumunda rolü olduğu bozulmuş sinyal yolları yer almaktadır. Bazı araştırmacılar α-defensin içeriğindeki azalmanın enflamasyonun nedeni değil sonucu olduğuna inanmaktadır4. Kolonik CH'de, sadece α-defensin oranları bozulur5: α-defensin tip 2'nin salgılanmasında artış ve tip 1'de azalma. Bazı bilim insanları etkilenen hastalarda kromozom 8'de bulunan genin kopyasının daha az sayıda olmasının (4 yerine 3) suçlu olduğuna inanmaktadır.

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

Bağırsak epitelinin rolü ve doğal bağışıklık tepkisi

KİBH'de gözlemlenen disbiyozis, artık durdurma (bariyer) rolünü oynayamayan bağırsak epitelinin değişimi ile olduğu kadar enflamasyonu destekleyecek şekilde lokal doğal bağışıklık tepkisinde bir bozulma ile ilişkili olabilir. Açıklamalar ve antimikrobiyal peptitlere odaklanma

Bağırsak mikrobiyotası
Rôle de l’épithélium intestinal image

Intestinal epithelium

KİBH hastalarında gözlemlenen bağırsak bariyerindeki değişim disbiyozisin patofizyolojisini açıklayabilir: sadece bu mekanik sınır değil onun ilk bağışıklık savunma hattı da değişecektir.

İyonların, su ve diğer besin maddelerinin emilimindeki rolünün yanı sıra bağırsak bariyeri bir duvar işlevi görür ve bağırsak lümenine bakterilerin girişine engel olur. Ancak geçirgenliği Crohn hastalığının (CH) akut aşamalarında artar ve bu durum mukus yoluyla bakterilerin yer değiştirmesi ile birlikte lokal enflamasyonu teşvik eder. 5.

Bağırsak bariyerinin rolü

Potansiyel nedenler: bağırsak epitelyal kaderinlerin (hücre içi tutunmada önemli bir rol oynayan glikoproteinler) sıkı bağlarında değişiklik; epitelyal rejenerasyon ile ilişkili bazı transkripsiyon faktörlerinin olaya dahil olması. Tartışılmakta olan diğer mekanizmalar arasında kalınlığı patojenik bakterileri uzakta tutan ancak KİBH hastalarında ciddi oranda azalan bağırsak mukusu yer almaktadır. Bu durum, bozulmaları fare modellerinde kolitin oluşmasını tetikleyen mukus-üreten goblet hücrelerin değişimi ile açıklanabilir. Bu ayrıca CH hastalarında, homeostazda rol oynadığı ve antimikrobiyal salgı yoluyla bağırsak mukusunun bir savunma rolü olduğu bilinen küçük bağırsak kriptlerinin en altında yer alan Paneth hücrelerini bozulması ile açıklanabilir5,11.

Bağışıklık sisteminin ilk savunma hattı

Bilimsel literatür ayrıca doğal bağışıklığın, daha spesifik olarak dendritik hücreler, makrofajlar, doğal lenfoid hücreleri ve nötrofillerin dahil olduğu çeşitli mekanizmalardan da bahsetmektedir. Önceden anlatılan sistemi tamamlayan bu hücreler bağışıklık sisteminin ilk savunma hattı olarak çalışır. Sağlıklı gönüllülerin bağırsaklarında makrofajlar hipoaktiftir (azalmış çoğalma ve aktivite) ve anti-inflamatuar sitokinler üretebilir11. Bunun aksine KİBH hastalarında doğal bağışıklık hücre popülasyonundaki denge bozukluğu çeşitli durumlar ile ilişkilendirilebilir11: makrofaj aktivitesinde azalma ve eksik nötrofil göçü nedeniyle geçirgen hale gelen mukusu geçen bakteriler; belirli makrofajlar tarafından pro-inflamatuar sitokinlerin (TNF-α ve IL-6) büyük miktarlarda üretilmesinin tetiklediği enflamasyon ve adaptif bir bağışıklık yanıtı tetikleyen dendritik hücrelerin birikmesi nedeniyle inflamatuar T-hücrelerinin göçü.

Görsel
BiocodexMICI_TUR0303-article2
Görsel
BiocodexMICI_TUR0303-article3
Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

Fungal disbiyozis ile çevre arasındaki ilişki

Bağırsak mikrobiyotasının fungal (mantar) bölümü (veya mikobiyota) bakteriyel bölümüne göre çok daha az araştırılmıştır ancak onun da rolü olabilir çünkü KİBH hastalarında bir fungal disbiyozis de gözlemlenmiştir. Bakteriler ile mantarlar arasındaki olası etkileşimlerden bahsedilmektedir.

Bağırsak mikrobiyotası

KİBH hastalarında etkilenenler, sadece mikrobiyotanın bakteriyel ve viral bileşenleri değil gibi görünmektedir. Mikobiyota, yani bağırsak eko-sistemindeki tüm mantarlar da bozuluyor gibi görünmektedir.

Bozulmuş mikrobiyota

235 KİBH hastası ve 38 sağlıklı kontrol ile yapılan bir çalışma, etkilenen hastalarda bir fungal disbiyozisin bulunduğunu ortaya çıkardı: Basidiomycetes/Ascomycetes oranında bir artış, Saccharomyces cerevisiae yüzdesinde bir azalma ve Candida albicans yüzdesinde bir artış . CH hastalarında mantarların çoğalmasının bakterilerin zararına olacak şekilde oluştuğuna ve bunun da çeşitlilik kaybını tetiklediğine inanılmaktadır. Ayrıca bu iki krallık (bakteriler ve mantarlar) arasındaki etkileşimler sağlıklı gönüllülerde gözlemlenenlere kıyasla bozulmuş gibi görünmekte ve böylece KİBH'ye has krallıklar-arasındaki değişimleri gözler önüne sermektedir. Mikrobiyotanın mantar bölümüne ilişkin veriler hala çok eksik olsa da, bu ilk sonuçlar mikobiyotanın KİBH'nin patogenezinde bir rol oynadığını önermektedir. Biyo-çeşitlilik ve bileşimde değişimler ile kendini gösteren bu disbiyozis kendini bakteriyel disbiyozise eklemektedir.

Bu disbiyozisin bir nedeni olarak şehirleşme

Bu arada bazı araştırma ekipleri hızlı şehirleşme ile KİBH dahil otoimmun hastalıkların artan insidansı arasında gözlemlenen bağlantıya odaklandı7. Mikobiyotayı içeren bir tanesi dahil çeşitli varsayımlar öne sürüldü: bağırsaklarda Candida'nın çoğalmasını destekleyen karbonhidratlardan zengin batı tarzı beslenme; kentsel alanlarda mantar biyo-çeşitliliğini azaltabilecek hava kirliliğinin etkisi; ve kırsal alandaki havaya göre bazı sporlardan (Actinomyces, Botrytis…) daha az zengin şehir havasının kalitesi. Şehirleşme, yalnızca mikobiyotayı etkilemenin dışında ayrıca başka mikroorganizma topluluklarının (bakteriler, virüsler, parazitler...) disbiyozisi ile de ilişkili gibi görünmektedir.

ENTERIK HELMINTLERIN ROLÜ

  • Helmintler parazitik solucanlardır. Bunlara nematodlar (yuvarlak bağırsak solucanı) ve platihelmintler (yassı bağırsak solucanı) dahildir.
  • Helmintlerin olmaması KİBH’nin oluşmasıyla ile ilişkilendirilirken varlıkları KİBH’nin oluşmasını engeller gibi görünmektedir.
  • Bunlar muhtemelen bağırsak mikrobiyotasında bağışıklık düzenleyici bir rol oynarlar (antiinflamatuar mekanizmaların gelişimi, bağırsak lümeninde mukus ve sıvı salgılanmasında artış...)
  • Trichuris suis yumurtalarının yenmesinin KİBH’ye karşı koruyucu bir etkisi olabilir.7,10
Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

Her KİBH'nin kendi viromu (virüs topluluğu) vardır

Bakterilere ilave olarak bağırsak mikrobiyotası ayrıca virüslerden oluşur. Virüslere odaklanan çalışmalar hala nadir de olsa, bazı virüs ailelerinin varlığı veya yokluğu, CH ve ÜK'nin özel belirteçleri gibi görünmektedir.

Bağırsak mikrobiyotası

KİBH'de rolü olabilecek ikinci mikrobiyota bileşeni hem ökaryot-enfekte eden virüslerden hem de en çok araştırılanlar olan bakteriyel hücreleri enfekte eden bakteriyofajlardan oluşan virüs topluluğudur (mikrobiyotanın viral bileşeni). KİBH hastalarında bu virüs topluluğu ile ilişkili bir disbiyozis gözlemlenmiştir: CH hastalarında bağırsak virüslerinde daha büyük bir değişkenliğe ilave olarak çeşitlilik kaybı. ABD'de ve İngiltere'de 2015 yılında yapılan bir çalışma da CH veya ÜK olan hastalarda enterik viromun çeşitliliğinde ve sayısında bir artış olduğunu ortaya çıkarmıştır7

Bakteriyel mikrobiyota üzerinde bakteriyofajların etkisi

Bakteriyofajların sayısı bakterilerden on kat fazladır ve bunlar bakteriyel bolluk ve çeşitliliğin kontrolü yoluyla mikrobiyota mekanizmasında rol oynar ve bu durum ya koruyucu ya da zararlı etkiye yol açar: CH hastalarında, Caudovirales bakteriyofajlarının genişlemesi bakteriyel çeşitlilikte bir kayıp ile ilişkilendirilir ve bakteriyel disbiyozis ile bağırsak enflamasyonunda rolü olabilir8.

Görsel
A chaque MICI son virome

Virom parmak izi

Virom (Virüs topluluğu) hakkında yapılan çalışmalar nadirken özellikle ökaryotik virüslere odaklananlar daha da nadirdir. Bunlardan bir tanesi sağlıklı kontrollerin bağırsak mukozasını erken dönemde KİBH tanısı konulan 8ve hiç tedavi almamış genç hastalarınki ile karşılaştırdı ve bağırsak enflamasyonunun başlamasında, hastalığa özel belirli bir parmak izi ile bazı ökaryot-enfekte eden virüslerin rolü olabileceğini ve bunların KİBH patogenezine katkıda bulunabileceğini önerdi: Kontrollere ve CH hastalarına kıyasla Hepadnaviridae ailesinden daha fazla virüs ve ÜK'li hastalarda daha fazla Polydnaviridae veTymoviridae; artan Hepeviridae (örneğin HEV'yi içeren bir virüs ailesi) bolluğu ve kontrollere kıyasla CH hastalarında daha az Virgaviridae. Bu virom parmak izleri yaşamın erken döneminde edinebilir (örneğin beslenme yoluyla) ve kişinin KİBH'ye duyarlılığını daha sonraki dönemde artırabilir8.

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji

KİBH'nin bir bakteriyel disbiyozis özelliği

Kronik inflamatuar bağırsak hastalıkları (KIBH) ya tüm bağırsak sistemini etkileyebilen (Crohn Hastalığı, CH) ya da rektum ve kolon ile sınırlı olabilen (ülseratif kolit, ÜK) gastrointestinal duvarın enflamasyonu ile karakterizedir. Bunlar, biyo-çeşitliliğin ve hastalığı patogenezinde ve/veya ilerlemesinde rol oynadığına inanılan bakteriyel, fungal ve viral mikrobiyotaların bozulmasıyla ilişkilendirilmektedir.

Bağırsak mikrobiyotası
Dysbiose bactérienne image 1

Escherichia coli

Bazı faydalı suşlarda azalma ve patojenik suşlarda artış ile kendini gösteren çift bakteriyel bir bağırsak disbiyozisi KİBH ile ilişkilendirilmektedir. Bu bileşim anormallikleri bu hastalıkların hem nedeni hem de sonucu olarak bir kısır döngüyü tetikliyor olabilir.

KİBH hastalarında bağırsak mikrobiyotasında yapısal ve fonksiyonel değişiklikler gözlemlenmiştir. Akut bir kriz yaşayan hastalarda remisyondaki hastalara göre bileşim de farklıdır 2.

Faydalı bakterilerde azalma ve patojenlerde artış

İlk özellik: azalan Firmicutes/Bacteroidetes oranı. Firmicutes soyundan gelen bazı faydalı bakterilerde azalma gözlemlenir; örneğin anti-inflamatuar özellikleri olan ve azalması CH'nin bir belirteci gibi görünen bir ortakçı bakteri olan Faecalibacterium prausnitzii'nin daha düşük sayıda bulunması ; azalmış Firmicutes oranı, KİBH hastalarında yaygın şekilde gözlemlenir ; indüklenmiş koliti bulunan fare modellerinde kanıtlanmış koruyucu etkileri olan bir bakteri Bacteroides fragilis'de (Bacteroidetes) önemli bir azalma 5. Akut KİBH dönemi yaşayan hastalarda Clostridium coccoides, Clostridium leptum, Faecalibacterium prausnitzii ve Bifidobacterium2 da daha düşük miktarlarda bulunur. İkinci özellik: potansiyel olarak zararlı mikroorganizmaların fazla olması; özellikle Gammaproteobakteriler ve Aktinobakteriler. CH'de her üç hastadan birinde mukoza, Escherichia coli'nin AIEC (Yapışkan-invazif Escherichia coli) olarak adlandırılan bir suşu tarafından işgal edilir3. Diğer enfeksiyöz ajanların aksine bu suşlar bağırsak mukus bariyerini geçebilmekte, ve bariyere yapışabilmekte ve sonrasında bağırsak epitel hücrelerini işgal etmekte ve makrofajlarda yaşayıp çoğalabilmektedir. Bu, büyük miktarlarda TNFα salgılanmasına yol açmakta ve bu da enflamasyona yol açmaktadır.

Disbiyozis: KİBH'nin nedeni mi sonucu mu?

KİBH'nin bir belirteci (markör) olarak görülen bu bakteriyel bağırsak disbiyozisinin, KİBH'nin patogenezinde bir rolü olduğundan şüphelenilmektedir.6 Genetik olarak ÜK'ya yatkın fareler ile yapılan bir çalışma bu hastalık ile bağırsak disbiyozisi arasında iki yönlü bir ilişki ortaya çıkarmıştır. . Dolasıyla bakteriyel disbiyozis sadece KİBH'nin başlamasına katkıda bulunmakla kalmaz ayrıca bağırsak enflamasyonunun sekonder bir sonucu da olabilir. Bu ikili fenomeni açıklamak için farklı varsayımlar önerilmiştir: Firmicutes soyundan bazı türlerin anti-inflamatuar özellikleri vardır ve bunlar, kolonositler için enerji üreten ana substratı temsil eden kısa zincirli yağ asitlerinin (KZYA) - özellikle butirat - ana üreticileridir. Ayrıca Firmicutes sayısında bir azalma, anti-inflamatuar sitokinlerin (mukozal bağışıklığın önemli regülatörleri) seviyelerini azaltarak ve/veya KZYA eksikliği aracılığıyla kolon bariyer fonksiyonunu değiştirerek lokal enflamasyonu tetikleyebilir veya yoğunluğunu artırabilir4.

Summary
Off
Sidebar
Off
Migrated content
Activé
Updated content
Désactivé
Old content type
pro_dossiers_article
Hide image
Off
Dosya ayrıntısı Gastroenteroloji